Peyzaj mimarlığını bir ‘sanat biçimi’ olarak değerlendirir misiniz?
Kendi perspektifimden peyzaj mimarlığını bugün bir sanat biçimi olarak değirlendiğimi söyleyemem. Fakat tarihte peyzaj mimarlığının ve de bu pratiğin ilk örnekleri olan bahçenin, sanatın bir parçası olarak görüldüğü dönemler olduğunu biliyoruz.
Bugün peyzaj mimarlığına mimarlık ve mühendislik pencerelerinden bakıyor olsak da ben her zaman peyzajı düşünmenin ve pratiğe dökmenin görünenin ötesinde anlam ve kavramları barındırması gerektiğini düşünürüm. Bu anlamda da sanat pratikleri ile örtüştüğü noktalar olabilir.
Peyzajı, insanın yaşadığı çevreyle arasında kalan fiziksel mekanları birleştiren arayüzler olarak nasıl yorumlarsınız?
Peyzaj kökeni itibari ile baktığımız, algıladığımız çevrenin bir temsili. Gördüğümüzün zihnimizde canlandırdığı, bu sayede kurduğumuz çeşitli ilişki ve bağlar, hepsi bu temsilin bileşenleri. Peyzajı sorduğunuz her kimse, öncelikle bu kavramın çok karışık, geniş, tanımlaması zor olduğunu söyleyecektir. Sonra da bunu kendi yorumu olan çeşitli şekillerde cümlelere dökecektir. Kapsadığı anlamları giderek değişiyor olsa da kavramın öznelliği 6 yüzyıldır değişmiyor. Dahası toplum ve çağ değiştikçe, biz yaşadığımız gezegene bakmanın yeni formlarını üretip, tükettiğimiz alanları yeniden değerlendirme bilinci kazandıkça peyzajın kendisi ve de pratiği değişmeye devam ediyor. Edecek de.
‘Bir peyzaj ögesi olarak sanat objesi’ olgusu günümüzde açık alanda nasıl önem kazanır?
Peyzaj ve sanat beraber düşünme ve var olma halleri birbirini tamamlayabilen alanlar. Bunun pek çok ilham verici örnekleri olduğunu biliyoruz. Peyzajın yüzyıllar içinde edindiği bir mekan kurma pratiği var; araziyi işleme, mimariyle diyalog kurma, akışı yönetme, mühendisliği bir parçası haline getirme gibi pek çok konuda kendini geliştirmiş kapsayıcı bir alan. Aynı zamanda mekan pratikleri içinde, değişime, dışavuruma ve öznelliğe en yatkın olan mekan pratiği olma özelliği ile sanatla diyalogu en rahat kurabilen çalışma alanı olduğunu düşünüyorum.
Peyzajda sanatın belirli bir noktaya yerleştirilmiş bir objeden çok, beraber var oldukları halleri düşünmek beni heyecanlandırıyor.
Enise Burcu Derinboğaz peyzaj mimarlığı lisansını İTÜ’de, yüksek lisansını ETH Zürih Peyzaj Mimarlığı İleri Teknolojiler programında tamamladı. 2002-2003 yıllarında Tokyo’da, 2006-2007 yılları arasında Viyana’da eğitim gördü. Eğitimi sırasında mimarlık dergilerinde editörlük, yüksek lisans döneminde ETH Zürih’te asistanlık yaptı. 2005’ten itibaren bahçe tasarımından masterplana uzanan farklı ölçeklerde projelerde yer aldı. 2013 yılında yarışma başarılarından ötürü TMMOB Peyzaj Mimarları Odası tarafından Ulusal Başarı Ödülü’ne layık görüldü. 2013’ten beri kurucusu olduğu Praxis’te peyzaj mimarlığı ve kentsel tasarım alanlarında farklı ölçeklerde çalışmalarını sürdürüyor.
Peyzaj insanın yaşadığı çevreyle arasında kalan fiziksel mekanları birleştiren bir arayüzdür. Bu arayüz birbirinden değişik şekillerde var olabilir ve süreç içerisinde farklı hallere bürünebilir.Praxis peyzajın bu farklı hallerini, mimarlıkla ilişkilerini araştıran ve işleyen bir tasarım ofisidir.
Röportaj: Özlem Kan